Hipotermi ve lokal donma nedir?
Hipotermi ve lokal donmalar, kayak ve snowboard yaparken en sık yaşanan sorunların başında yer alır. Hipotermi ve lokal donmalarla ilgili bir dizi araştırma sonrası ortaya çıkan önemli detayları sizler için derledik. Sadece kayak ve diğer kış sporları için değil genel bilgi mahiyetinde hazırlanmış bir tanımlama yazısıdır.
Hipotermi ve Lokal Donma
Soğuktan kaynaklanan en yaygın iki rahatsızlık hipotermi ve lokal donmalardır. Hipotermi vücut iç ısısının normalin altına düşmesi, lokal donma vücudun belli bir bölgesindeki hücrelerin donmasıdır.
Bu rahatsızlıkların önlenebilmesi ve giderilebilmesi için öncelikle ısısının nasıl üretilip kaybedildiğini ve insan vücudunun soğuğa tepkilerini bilmek gerekir.
Isı kaybının mekanizması aşağıdaki yollarla kazanılır ya da kaybedilir:
- Radyasyon
- Buharlaşma
- Konveksiyon
- Kondüksiyon
Radyasyon
Normal bir ısıda vücudun en çok ısı kaybettiği yol olan radyasyon bir tür direk enerji aktarımıdır. Isı kaybı, tenle atmosfer ve diğer objelerin arasındaki ısı farkından oluşur. Dış çevre soğudukça radyasyon yoluyla kaybedilen ısı da artar. Çevre sıcaklığının tenin yüzey ısısından farklı olduğu durumlarda vücut radyasyon yoluyla ısı kazanır ya da kaybeder. Sıcak havalarda radyasyon yoluyla ısı kaybedilememesi sıcaktan kaynaklanan rahatsızlıklara sebep olabilir. Giyimin radyasyon yoluyla ısı kaybına etkisi çok azdır. Isı radyasyon yoluyla önce giysiye daha sonra da atmosfere geçer. Radyan ısı kaybı sadece çok soğuk havalarda önem kazanır (-29C -35C). Eğer giyim ile diğer yollardan kaybedilen ısı azaltılırsa bu sıcaklıklardaki radyan ısı kaybı önemini yitirir.
Buharlaşma
Terleme çok soğuk havalarda bile az miktarda devam eder. Bu hissedilmeyen ter tenimizin üzerinden buharlaşır ve buharlaşan her santimetreküp buhar içinde 575 kaloriyi beraberinde götürür. Ayrıca nefes aldığımız havanın ısıtılması ve %100 relatif nemli hale getirilmesi için de ısı kaybedilir. Normal sıcaklıklarda vücut ısımızın %20 ile %30 ‘u buharlaşma yoluyla atılır ve bu buharlaşmanın 2/3 ‘ü de derimizden olur. Yüksek irtifada solunum derinleştiği ve sıklaştığı için akciğerlerden ısı ve su kayıbı artar. Yüksek irtifada akciğerlerden günde 4 litreye yakın su ve 2300 kilokalorilik ısı kaybedilebilir. Solunum yollarından kaybedilen ısıyı azaltmanın pratik bir yolu yoktur. Kişiler bu ısı ve sıvı kaybının farkında olmalı ve ona göre yemek ve sıvı alımlarını ayarlamalıdırlar. Solunumda olduğu gibi hissedilmeyen terden kaybettiğimiz ısıyı da önlemenin pratik bir yolu yoktur.
Konveksiyon
Tenimize temas eden hava tenimizin sıcaklığına ısıtılır. Bu ısınmış hava yer değiştirdiğinde yerine gelen soğuk hava da tekrar ısıtılır. Havayı ısıtan enerji vücuttan geldiği için hava hareket ettikçe ısı kaybedilir. Konvektif ısı kaybı sürekli devam eden bir şeydir ama normal sıcaklıklarda bu kayıp önemsenmeyecek kadar küçüktür. Daha soğuk bir havada, havayı ısıtmak için daha fazla enerji gerekeceğinden ısı kaybı fazladır. En büyük ısı kaybı ise hava sürekli kıpırdadığında gerçekleşir. Hafif bir esinti bile, tenin yakınındaki sıcak havayı sürekli soğuk havayla değiştireceğinden büyük bir ısı kaybına neden olur. Hareket eden havanın çaldığı ısı rüzgarın hızıyla değil bu hızın karesiyle orantılıdır. Bu yüzden 8 kilometre hızla esen bir rüzgar 4 kilometre hızla esen bir rüzgara göre iki katı değil dört katı bir ısı kayıbına neden olacaktır. Hareket eden havayla artan ısı kaybına rüzgar faktörü denir. Konvektif ısı kaybı çok hızla arttığı için doğada rastlanan hipotermi vakalarının en büyük sebebidir. Neyseki doğru giyim bu tip ısı kaybını büyük ölçüde azaltmaktadır. Rüzgar geçirmez dış giysiler orta katmandaki ve tene temas eden havanın hareket etmesini önleyerek konvektif ısı kaybını ortadan kaldırırlar.
Kondüksiyon
Vücudumuzdan daha soğuk olan bir iletkene temas ettiğimizde de ısı kaybederiz. Su iyi bir iletkendir ve suya düşmelerde hipotermi vakalarının çoğunun sebebi kondüktif ısı kaybıdır. Kondüktif ısı kayıbı tek başına nadiren hipotermiyaya neden olsa da diğer ısı kayıplarıyla birleştiğinde hipotermiya şansını arttırır. Giysiler ıslak olduğunda kondüksiyonla kaybedilen ısı miktarı büyük miktarda artar.
Isı Kaybının Fizyoloji Sırrı
Isı kaybını önlemek için vücudun uyguladığı önlemler kollara ve bacaklara giden kan miktarını azaltmakla sınırlıdır. ( İnsanoğlu tropik bir iklimde geliştiği için vücudun ısı kayıbını arttırma mekanizması ısı kaybını azaltma mekanizmasına göre çok daha gelişmiştir ) Vazokonstriksiyon yüzeye giden kan miktarını kısıtlar ve dokuların soğumasına neden olarak radyasyon ve konveksiyonla oluşan ısı kaybını azaltır.Uzun ve ince şekillerinden dolayı kol ve bacakların yüzey alanı relatif olarak daha fazladır ve daha kolay ısı kaybederler. Uç noktalara giden damarların daraltılması kan akışını ve ısı kayıbını azaltır ve böylece kalp ve beyin gibi hayati önem taşıyan organların çalışmaya devam etmelerini sağlar.
Hipoterminin Önlenmesi
İnsanın soğuğa karşı olan en etkili önlemi zekasıdır. -28C’nin altındaki sıcaklıklarda insan vücudu üretebildiğinden daha fazla ısı kaybetmeye başlar. İnsanlar soğuk ortamlarda zekalarının ürünü olan giysi ve barınak gibi önlemlerle dış ortamdan kendilerini izole etmeye çalışırlar. Bilgili ve mantıklı olmak soğuk hava şartlarında daha da önem kazanır. Tehlikeli durumlar önlem alınabilecek kadar önceden fark edilmeli ve daha da önemlisi her koşula hazırlıklı olunmalıdır. Hipotermi ölümlerinin çoğu geçiş mevsimlerinde kişilerin şartların değişmesine hazır olmadığı durumlarda gerçekleşmektedir.
Su ve Yemek
Soğuk bir iklimde hipoterminin önlenmesi için sıvı, yemek ve giysiye ihtiyaç vardır. Böbrekler, akciğer ve derimizden kaybettiğimiz suyu yerine koymamamız dehidrasyona sebep olur ki bu da kan hacmimizin düşmesine ve böylece hareketle ısı üretmenin zorlaşmasına neden olur. Dehidrasyonun neden olduğu başka problemler de vardır. Daha az hacim kaplayan kanın hayati organlara gönderilmesi için kol ve bacaklardaki damarlar büzüşür ki bu da lokal donma şansını yükseltir. Dehidre olunduktan sonra susama hissi azalır ya da yok olur bu yüzden yeterli sıvıyı almak için belirgin bir çaba göstermek gerekir. Hafif zorlukta bir günde su alımı minimum 2 litre olmalıdır. Daha ağır günlerde ya da yüksek irtifada bu miktar 3 ile 5 litre arasında olmalıdır. Yeterli bir sıvı alımı, açık sarı renkte ve miktarı günde 1 litre civarında olan idrarla anlaşılabilir.Fiziksel aktivite ve ısı üretimi için yemek gereklidir. Gün içinde sık sık ufak miktarda bir şeyler yemek enerji depolarımızın boşalmasını önler.Bir hayatta kalma durumunda, tecrübeler, başarı için yemeğin en önemli faktörlerden biri olduğunu gösterir. Her hangi bir besin kaynağı, çiğ yenmesi gereken kuş ya da yılan bile, bir şey yememekten kaynaklanan yorgunluk ve depresyondan daha iyidir. Alkol kullanımı, kılcal damarların genişlemesine neden olduğu için başta bir ısınma hissi verir ama sonuçta ısı kaybını arttıracağından hipotermiyi kolaylaştırır.
Hipoterminin Farkına Varılması
Hipoterminin iki aşaması vardır, hafif ve şiddetli. Hafif hipotermiye girmiş birinin vücut ısısı normalin altındadır ama ayağa kalkabilir ve yürüyebilir durumdadır. Genelde vücut sıcaklığı 32C ‘nin üzerindedir. Şiddetli hipotermiye girmiş birisi beynen durgunlaşmıştır, genelde yürüyemez ve kendinden geçmiş olabilir. Vücut sıcaklığı genelde 32C ‘nin altındadır. Şiddetli hipotermiye girilen vücut ısısı kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir.
Dağ ortamında kişinin vücut sıcaklığını doğru ölçmesi mümkün olmadığından vücut sıcaklığı ölçme yöntemiyle şiddetli hipotermiyi tanımak pratik bir yol değildir. Derin hipotermiye girmiş kişilerin çeneleri o kadar sıkı kapalıdır ki oral yoldan vücut ısısını ölçmek mümkün olmaz. Kurtarma takımları genelde tehlikeli durumlarda rektal ölçüm yapmayı tercih etmez ki bu da kişinin hareket ettirilmesini gerektireceğinden bir avantajdır.
Hafif Hipotermi
Hipoterminin farkına varmanın yolu hipotermi riskinin ve ne kadar hızlı oluşabileceğinin farkında olmaktır. Yazın bile ıslak ve soğuk ortamlarda özellikle rüzgar da varsa hipotermi riski vardır. Fiziksel aktivitede bulunan ve buna rağmen üşüyen her kişi durduğunda daha fazla üşüyeceğinin farkında olmalıdır. Kişi hareket halindeyken yeterince ısı üretemiyorsa durduğu zaman da üretemeyeceğini ve bu durumda ekstra giysiye, bir barınağa ya da bir dış ısı kaynağına ihtiyacı olacağını bilmelidir. Hipotermiyi önlemenin en hayati yolu gruptaki her kişinin diğerlerini gözlemlemesidir. Hipoterminin tipik ilk belirtisi üşümektir.
Ellerin ve ayakların acıyacak derecede üşümesi yaygındır. Vücut ısısı düştükçe kas koordinasyonu azalır. Ellerle hassas işler yapmak zorlaşır ama eğer kişi yürüyorsa bunun farkına varılması zor olabilir. Koordinasyon eksikliğinin ilk belirtisi tökezleme ve hızın düşmesidir. Hipotermi şiddetlendikçe tökezlemeler sıklaşır ve kişi yere düşebilir. Genelde kişi grubun gerisine düşer ki bu grubun diğer elemanları için bir uyarıdır. Eğer kişi bu durumda geride yalnız bırakılırsa durumunu gözlemlemek mümkün olmaz. Titreme, kişinin kötü zeminde hareket etmesini engelleyebilir.
Hipotermi ortaya çıktıkça beyinsel işlemler de yavaşlar. Kişilik değişir ve genelde aşırı hassasiyetlik ortaya çıkar. Yaygın ortaya çıkan bir belirti kişinin bir şeylerin ters gittiğini kabul etmemesidir. Bazı kişiler kötüye giden durumlarına karşı duyarsızlaşablir. Kafa karışıklığı ve kötüleşen hafıza kaybı vücut ısısının daha da düştüğünü gösterir.Bu durumda düzeltici önlemlerin alınmaması kişinin şiddetli hipotermiye girmesine yol açabilir.
Şiddetli Hipotermi
Şiddetli hipotermi genelde vücut sıcaklığı 32C ‘nin altına düştüğünde ortaya çıksa da buna vücut sıcaklığı yerine kişinin durumuna göre karar vermek daha doğrudur.Vücut sıcaklığı düştükçe titreme yavaşlar ve durur. Bu şiddetli hipotermiye girildiğinin ilk göstergesidir. Koordinasyon o kadar azalır ki kişi yardımsız yürüyemez hale gelir. Sıcaklık daha da düştüğünde kişi kendi başına ayakta duramaz.Beyinsel fonksiyonların daha fazla yavaşlar.
Şiddetli hipoterminin sık rastlanan ve önemli belirtilerinden biri kişinin soğuktan korunmaya çalışmamasıdır. Parkaların önünün kapanmaması, başlığın takılmaması, eldivenlerin giyilmemesi, uyku tulumunun fermuarının açık bırakılması bu tip davranışlara bir kaç örnektir. Baştaki kafa karışıklığı ve mantıksız davranışlar zamanla yerini yarı baygınlığa, tam baygınlığa ve daha sonra da her hangi bir uyarıya tepkisizliğe bırakır. Kişi bilincini kaybederken aşırı bir sıcaklık hissedebilir ve bunun sonucunda giysilerini çıkarmaya ya da uyku tulumundan çıkmaya çalışabilir. Şiddetli hipotermiye girmiş kişilerin beyin fonksiyonları zayıfladıkça diğer vücut fonksiyonları da büyük ölçüde yavaşlar. Bu durumdaki bir kişinin solunumu farkedilemeyecek kadar sığ, nabzı da alınamayacak kadar az sıklıkta atabilir. Hipotermik kişiler canlı oldukları halde bir ölünün bütün belirtilerini gösterebilirler. Bu nedenle doğada bir kimsenin ölü olduğuna karar verebilmemiz için öncelikle mutlaka o kişiyi ısıtmamız gerekir. Ancak başarılı bir ısıtma işleminden sonra kesin ölüme karar verilebilir.
Hafif Hipoterminin Tedavisi
Hafif hipoterminin tedavisi çok basit olmasına rağmen farkedilebilmesi çok önemlidir. Konveksiyonla kaybolan ısıyı önlemek için kişiye daha fazla giysi giydirilebilir. Ayrıca kişinin rüzgardan etkilenmesini de rüzgar geçirmez giysilerle ya da daha iyisi rüzgar almayan bir barınağa sokarak önleyebiliriz. Islak giysileri kurularıyla değiştirmek hem giysilerin izolasyon özelliğini arttıracak hem de buharlaşma yoluyla kaybolan ısıyı önleyecektir. Vücudun ısı üretimi de belirgin bir şekilde arttırılabilir. Titremek, hızlı tempoda yürümek kadar ısı üretebilir. Bacak ve sırt kaslarını kullanarak ta, örneğin bir kayanın üzerine çıkıp inmek ya da çömelip kalkmak, ısı üretilebilir. Bu ısı üretimini koruyabilmek için de besin gereklidir. Kişi eğer kendindeyse ılık içecekler, şekerli çay, sıcak çikolata verilebilir. Hafif hipotermi durumu ortadan kalktıktan sonra bunun tekrarlamaması için önlemler alınması gereklidir. Isınmış bir insanı ekstra korumasız aynı dış ortama çıkarmak şüphesiz yine aynı sonucu verecektir. Hatta kişinin enerji depoları boşalmış olacağından hipotermiye girmesi çok daha kolay olacaktır.
Şiddetli Hipoterminin Tedavisi
Şiddetli hipotermi hafif hipotermideki basit tedavilerin yetersiz kaldığı karmaşık bir sorundur. Tedavide iki problem aynı anda çözülmelidir. Hem ventriküler fibrilasyon önlenmeli, hem de kişi dış ısı kaynaklarıyla ısıtılmalıdır.
Ventriküler Fibrilasyon
Ventriküler fibrilasyon, kalbi oluşturan binlerce kas lifinin birbirinden bağımsız kasıldığı hayati tehlike arzeden bir durumdur. Kanın pompalanabilmesi için bütün liflerin aynı anda çalışması gerektiği için kas liflerinin senkronize çalışmaması kalbin hiç atmamasıyla aynı şeydir. Hipotermik bir kalp ventriküler fibrilasyona aşırı derecede yatkındır. Şiddetli hipotermik hastaların sedyeyle taşınması mümkün değildir. Taşıma esnasındaki sarsıntılar çok büyük bir ihtimalle ventriküler fibrilasyona neden olacaktır. Hipotermi, insanın verimli bir kan dolaşımı olmadan yaşama süresini ( nörolojik bir zarar görmeden ) arttırmasına rağmen bu süre yaklaşık bir saatle kısıtlıdır. Ventriküler fibrilasyona girmiş şiddetli hipotermik bir hasta 1 saat içinde helikopter ya da sedyeyle bir hastaneye ulaştırılamıyorsa durumu oldukça ümitsizdir. Nörolojik zarar görmemesi için hastaya CPR uygulanması gerekmektedir ki bu da sedye üzerinde gerçekleştirilemez. Elektrik şoku ise vücut sıcaklığı 32C ‘nin altındayken neredeyse hiç bir zaman işe yaramaz. Dağda şiddetli hipotermiye girmiş bir kişi ya helikopterle taşınmalı ya da orada ısıtılmalıdır.
Büyük arama kurtarma organizasyonları ısıtılmadan helikopterle taşınan hastaların hiç birinin yaşayamadığını görmüşlerdir.
Hastayı Isıtma
Şiddetli hipotermiye girmiş hastalar kendi vücut ısılarını üretemez hale geldiklerinden bir dış ısı kaynağıyla ısıtılmalıdırlar. Teorik olarak en etkili ısıtma vücudun merkezini ısıtmaktır. Böylece ilk ısınan organlardan biri kalp olacak ve fibrilasyon önlenebilecektir. Hastanelerde bu değişik bazı metodlarla başarılabilir. Fakat tecrübeler, kalbi düzenli çalışan insanlar için yüzeyden ısıtmanın da etkili olduğunu göstermiştir. Hipotermi vakalarının yaygın olduğu Alaska gibi bölgelerdeki hastanelerde elektrikli battaniye gibi yüzeyden ısıtma yöntemleri kullanılmaktadır. Mat hastanın altına nazikçe yerleştirilmeli ve yine aynı şekilde tuluma sokulmalıdır. Çadırın içindeki hava su kaynatılarak nemlendirilebilir.Yüzeysel ısıtma yoluyla az miktarda ısı transferi gerçekleşeceğinden mümkün olan tüm ısıtma teknikleri kullanılmalıdır. Boyun, göğüs, koltuk altı bacak içi bölgelerine konacak sıcak su şişeleri daha etkili tekniklerden biridir. (Tabi ki eğer ısı kaynakları daha fazla bölgeye koyulabiliyorsa bu daha iyidir.) Hasta kişiyle aynı tulumun içine sağlıklı birinin girmesi de belli bir miktarda ısı transferi sağlar. Vücut merkezini ısıtma işlemi de doğa da uygulanabilir ama bunun için bazı özel cihazlar ve konu hakkında bilgili kişiler gerekir. Şiddetli hipotermik hastaların neredeyse hepsi aynı zamanda dehidredirler. Bunun düzeltilmesi için yapılacak her şey faydalı olacaktır. Çoğu kişi ağızdan sıvı alamayacağı için rehidrasyon sıvıları damardan verilmelidir.
CPR
Kan dolaşımı olmayan ve nörolojik zarar görmeden önce sadece 1 saatleri olan hastalar için CPR şarttır. Fakat bu durumda CPR’ ın başarılı olma şansı çok düşüktür. Bu yüzden de CPR, kurtarma ekibindeki kişileri riske sokacaksa uygulanmaz. Farkedilebilir nabız atışları olan kişilere kalbin hızı ne kadar yavaş olursa olsun CPR uygulanmamalıdır çünkü bu ventriküler fibrilasyona neden olacaktır. Şiddetli hipotermik bir hastanın nabzının atıp atmadığını anlamak için en az 3 dakika kontrol edilmelidir.
Lokal Donmalar (Soğuk Isırığı)
Kayak yaparken meydana gelebilecek soğuk ısırığı vücut dokularının donmasıyla oluşan bir rahatsızlıktır. En sık donan bölgeler eller, ayaklar, kulaklar ve özellikle burun uçlarıdır. Eller ve ayaklar vücudun uç noktalarıdır ve özellikle soğuktan dolayı dolaşım kısıtlandığında bu bölgelere giden kan miktarı iyice azalır. Kulaklar ise ince oldukları için fazla bir dolaşıma sahip değildirler burun ise genelde soğuktan iyi korunmaz. Vücudun ana bölgelerindeki ısıyı korumak için diğer bölgelere olan dolaşım neredeyse durma derecesinde kısıtlanabilir. Soğuk ayrıca damarları çevreleyen ve plazmanın damarın dışına çıkmasını önleyen endothelial hücrelere de zarar verir. Plazmanın kayıbı ise kanın damarın içinde pıhtılaşmasına ve dolaşımı daha da yavaşlatmasına neden olur. Dolaşım azaldıkça dokular donmaya başlar. Hücreler arasında su kristalleşmeye başlar ve hücre içindeki suyu emerek büyür. Buna rağmen donma hücreleri öldürmez. Laboravatuar çalışmalarında hücreler uzun süre donduktan sonra bile canlı kalmışlardır. Soğuk ısırığından kaynaklanan asıl zarar endothelial hücrelerin zarar görmesidir. Dokular tekrar ısındığında bu bölgeye giden kan pıhtılaşır ve buradaki dolaşımı tamamen durdurur. Bunun sonucunda da o bölgedeki hücreler ölür.
Önlenmesi
Soğuk ısırığı havanın donma noktasının altında olduğu her sıcaklıkta olabilir ama genelde hipotermiyle bağlantılı gelişir. Hareketsizlik dolaşımın yavaşlamasına büyük katkıda bulunur ve dolaşımı engelleyen giysiler de soğuk ısırığına katkıda bulunur. Bazı durumlarda soğuk ısırığı metallere ya da sıvı yakıtlara temasla da ortaya çıkabilir. Soğuk ısırığını önlemek için onu ortaya çıkaran etkenleri özellikle hipotermiyi ortadan kaldırmak gerekir. Vücudunuzun merkezini sıcak tutarak dolaşımın azalmasını önleyen giysiler vücudunuzun uç noktalarını da sıcak tutar. Ayrıca önemli noktalardan biri de dar ayakkabılar gibi dolaşımı engelleyecek şeyler giyilmemesidir. Sigara içmek yüzey dolaşımını azaltır ve bu yüzden lokal donmalara katkıda bulunur. Dolaşımı devam ettirmek için el ve ayak parmakları hareket ettirilebilir ve kolları hızla çevirmek dolaşımı hızlandırmak için iyi bir yöntemdir.Soğuk ısırığını yüzeysel ve derin olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Yüzeysel donuklarda yüz, burun, kulak, parmaklar gibi ufak dokular etkilenir. Yüzeysel donuklar derin donuklar kadar önemli olmasa da eğer gerekli tedbirler alınmazsa derin donuk haline gelebilir. Derin donuklarda ise eller, ayaklar ve hatta bacak ve kolların bir bölümü gibi daha büyük dokular etkilenir. Derin donuklarda büyük miktarda doku ya da bir organın tamamı kaybedilebilir.
Yüzeysel Donuk Belirtiler ve Semptomlar
- Beyazlaşmış dokular
- Önceleri acı hissedilir
- Üst dokular sert alt dokular daha yumuşak
- Daha sonra bölge soğuk ve hissizdir
İlk yardım en etkin ilk müdahale donmuş organın sıcak bir vücutla temas ettirilerek ısıtılmasıdır. Bölgenin ovulmaması ve daha fazla donmasının önlenmesi gereklidir. Bu şekilde ısıtılan bölge kısa sürede bir karıncalanma hissiyle birlikte eski haline gelecektir.
Derin Donuk Belirtiler ve Semptomlar
- Deri beyaz
- Donma sırasında acı
- Deri sert ve alttaki dokular da katı
- His yok
- Eklem hareketi yok ya da kısıtlı
- Isıtma sırasında acı
İlk Yardım
Dağda kayak ve snowboard yaparken donuk sorunu ile karşı karşıya kalırsanız;
Donmuş erimiş bölümü eritmeyin
Etkilenmemiş dokuların donmasını önleyerek zararın artmasını engelleyin.
Eğer doku erimişse tekrar donmasını ve baskı altında kalmasını önleyin
Kişiye bol sıvı verin
Hastayı en kısa zamanda hastaneye ulaştırın
Donmuş bir doku eritildiğinde tamamen işe yaramaz hale gelir. Donmuş bölüm hastaya korkunç bir acı verecektir. Donup erimiş bir organı kullanmak neredeyse imkansızdır. Eğer donmuş bir organ eriyip tekrar donarsa bu organın kaybedilme riski büyük ölçüde artacaktır. Eritme işlemi sadece tekrar donma şansı yoksa ve vücudun eritilmiş bölümü tamamen steril koşullarda korunabilecekse yapılmalıdır. Bu da doğa şartlarında neredeyse imkansızdır.
Donmuş bir bölümü eritmek için donmuş organ 38.5C ile 41C arasında sıcaklıkta suya sokulmalıdır. Suyun ısısı sürekli kontrol edilmeli ve gerekirse su ekleyerek aynı sıcaklıkta tutulmalıdır. Eritme işlemi organ tamamen eriyip pembe bir görünüm kazanana kadar devam etmelidir. Pembe renk dolaşımın başladığının göstergesidir. Çok zarar görmüş bir organın dolaşımı geri dönmeyebilir. Eritme işlemi sırasında ve sonrasında kişinin organı hareket ettirmesini sağlayın. Eridikten sonra organı steril bir pedle korumalı ve parmaklar arasına steril pedler koyulmalıdır.
Hasta hipotermiye girmişse önce hipotermi tedavisi yapılmalıdır. Donmuş bölgeye aşırı ısı uygulamayın çünkü bu organa zarar verebilir. Enfeksiyon riskini arttırmamak için su toplamış bölgeleri ellemeyin.Soğuk ısırığının yakın dönem tedavisinde cerrahinin yeri yoktur. Ne yazik ki konu hakkında tecrübesiz bazı cerrahlar donmuş ve erimiş bölgenin görüntüsü yüzünden hemen bir ampütasyon üzerinde israr edebilirler.
Ampütasyonu reddeden bazı hastalar minumum ya da sıfır doku kayıbıyla olayı atlatmışlardır. Cerrahi müdahale dokular tamamen ve kesinlikle öldükten sonra yapılmalıdır. Başlangıçta dolaşımı sağlamak için bazı ufak müdahaleler olabilir fakat ampütasyon, donma olayının üzerinden uzun bir süre geçtikten sonra sadece ölü dokuyu ayırmak amacıyla yapılmalıdır.Soğuk ısırığı yaşamış kişiler soğuğa karşı daha hassastırlar ve daha önce donmuş bölgelerindeki damarlar kalıcı olarak zarar gördüğü için bu bölgelerin donma şansı daha yüksektir.